20 Nisan 2021 tarihli, 31460 sayılı Resmî Gazete’de yayınlanan 2019/2 E. ve 2020/3 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararı (“Karar”) uyarınca muhatabın bilinen son adresine yapılan tebligatın iade dönmesi akabinde muhatabın mernise kayıtlı adresi, ilk tebligatın yapıldığı adresten farklı olsa dahi muhatabın Mernis adresine doğrudan 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21, f.2 maddesine göre tebligat yapılabilecektir.
Yargıtay özel dairelerinin arasındaki uyuşmazlık ve farklı içtihatlar sonucu oluşan belirsizliğin giderilmesi adına Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun (“Kurul”) önüne giden tebligat süreçlerine ilişkin Karar’da içtihadı birleştirmenin konusu; muhatabının bilinen son adresine çıkarılan tebligatın iade edilmesi ve adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresinin bu adresten farklı olması halinde; adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine “Mernis adresi” şerhi verilerek 7201 sayılı Tebligat Kanunu (“Kanun”) madde 21, f.1 uyarınca doğrudan tebligat çıkarılmasının yeterli olup olmadığı, öncelikle bu adrese normal tebligat çıkarılmasının gerekip gerekmediği şeklinde belirlenmiştir.
Hukuk Genel Kurulu ve 12. Hukuk Dairesi tarafından söz konusu uyuşmazlık hakkında iki aşamalı tebligat prosedürünün kabul edildiği belirtilmiş ve bilenen adrese yapılan tebligatın iade dönmesi halinde adres kayıt sisteminde yer alan adrese doğrudan Kanun madde 21, f.2 uyarınca tebligat yapılması gerektiği, mernise kayıtlı adrese öncelikle normal tebligat yapılmasının gerekli olmadığı ifade edilmiştir. 2. ve 4. Hukuk Daireleri tarafından ise, mernis adresine öncelikle normal tebligat yapılması, muhatap ilgili adreste oturmakla birlikte adresten geçici olarak ayrılmış ise Kanun madde 21, f.1 uyarınca tebligat yapılması gerektiği, adreste hiç bulunmadığının tespiti halinde ise Kanun madde 21, f. 2 uyarınca tebligat yapılması gerektiği belirtilerek üç aşamalı bir tebligat prosedürünün izlenmesi gerektiği belirtilmiştir.
Kanun madde 21, f.2, muhatabın adres kayıt sistemine kayıtlı adresinden ayrılması veya bulunamaması halinde bile tebligatın yapılmasını düzenleyen ve tebligat işlemlerine ilişkin süreleri hızlandıran bir tebligat yöntemini içermektedir. Uygulamada ise özellikle icra dairelerinde bilinen son adrese yapılan tebligatın iade dönmesi ve adres kayıt sistemindeki adresin faklı olması halinde öncellikle kayıtlı adrese normal tebligat yapılmakta ilgili tebligatında iade dönmesi halinde işbu hüküm uyarınca “mernis adresidir” şerhli mavi tebligat zarfı ile tebligat yapılmakta, sonuç olarak üç aşamalı tebligat prosedürü izlenmektedir.
Dolayısıyla Hukuk Genel Kurulu ve Özel Daireleri arasındaki görüş aykırılıkları nedeniyle farklı uygulamaların sürdürülmesine neden olan bu husus, Kurul’da yapılan görüşmeler sonucunda oyçokluğu ile karara bağlanmıştır.
Sonuç olarak Kurul tarafından, muhatabın bilinen en son adresine çıkarılan tebligatın iade edilmesi ve adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresinin bu adresten farklı olması halinde; adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine “mernis adresi” şerhi verilerek Kanun madde 21, f.2 uyarınca doğrudan tebligat çıkarılmasının yeterli olduğuna, öncelikle bu adrese normal bir tebligat çıkartılmasının gerekmediğine karar verilmiştir.
Kurul nezdinde Karar’a ilişkin değerlendirmeler yapılırken, iki aşamalı tebligat prosedürünün uygulamasında ortaya çıkabileceği ileri sürülen bazı sorunlar değerlendirilmiştir. Örneğin; tebligat yapılmasını isteyen tarafın, muhatabın son adresini kötü niyetli olarak yanlış bildirmesi halinde muhatabın tebligattan hiç haberdar olmaması gibi bir durumun oluşabileceği ve dolayısı ile hukuki dinleme hakkının ihlal edilip edilmeyeceği tartışılmıştır. Karar’da bu hususa ilişkin olarak, Kanun madde 21, f.2 uyarınca tebligat yapılmasının tebligatın, muhatabın bilinen son adresine çıkartılması ve bu tebligatın yapılmadan iade edilmesi şartına bağlı olduğu belirtilmiştir. Muhatabın bilinen son adresi olmayan bir adrese yapılan tebligatın iadesi sonucunda Kanun madde 21, f.2’ye göre yapılan tebligatın usulsüz bir tebligat olduğu Karar’da ifade edilmiştir.
Uygulamada yaşanan bir diğer sorun olarak; Kanun madde 21, f.2 uyarınca yapılan tebligatlarda bazı posta memurlarının gösterilen adrese gidip kapıyı çalmadan tebligatı doğrudan ilgili mahalle muhtarına bıraktığı bu nedenle muhatabın tebligattan haberdar olmadığı hususu gündeme getirilmiştir. Karar’da, Kanun’un ve Yönetmelik’in ilgili hükümlerinde belirlenen tebligat yönteminin doğru uygulanmamasının zaten Kanun’un emredici hükümlerine aykırı olduğu belirtilmiştir.
Söz konusu Karar ile birlikte tebligat süreçlerinin daha hızlı ilerleyeceği ve bu sayede yargılama sürecinin bir nebze olsa da kısalacağı muhakkaktır. Muhatapların tebligat içeriğinden haberdar olamadan yargılama ve icra prosedürlerinin devam edebileceği durumların ortaya çıkmaması, hukuki dinlenme hakkının ihlal edilmemesi ve hak kaybına uğranılmaması adına gerçek kişilerin, adres kayıt sistemine kayıtlı adreslerini güncel tutmalarının daha büyük bir önem kazandığı düşüncesindeyiz.