Gelişen ve değişen teknolojinin ticari ilişkilere yansıması, hukuk alanında da birtakım yenilikleri beraberinde getirmektedir. Bu yeniliklerin birini de "smart contracts" yani "akıllı sözleşmeler" oluşturmaktadır. Bu kavramı ilk defa 1994 yılında ortaya atan hukuk profesörü ve aynı zamanda bilgisayar programcısı olan Nick Szabo’ya göre akıllı sözleşmeler, dijital şekilde sıralanmış ve protokoller içeren taahhütler bütünüdür ve taraflar, bu protokollere göre taahhütlerini ifa ederler[1]. Bir başka ifade ile akıllı sözleşmeler, bir anlaşmanın tamamını veya bir kısmını otomatik olarak yürüten ve blok zinciri tabanlı bir platformda depolanan bilgisayar kodu şeklinde tanımlanmaktadır. [2]
Akıllı sözleşmelerin genel prensiplerine, kuruluş şekli ve teknik altyapısına bakıldığında geleneksel sözleşmelerden oldukça farklılık gösterdiği anlaşılmaktadır. En kısa tabiriyle bir veri tabanı sistemi olan blok zincirinin (blockchain) ortaya koyduğu akıllı sözleşmeler, yazılım kodu parçalarıdır ve eğer/öyleyse (if/then) prensibi ile çalışmaktadır. Yani programa kodlanan koşul yerine getirildiğinde edim eşzamanlı ve otomatik ifa edilmektedir. Bu nedenle akıllı sözleşmelere “kendi kendini ifa eden sözleşmeler” (self-executing) de denilmektedir. Örneğin bir satış işleminde satıcı A tarafından blok zinciri sistemine yüklenen bir resim dosyasına karşılık alıcı B’nin anlaşmadaki bedeli sisteme yüklemesi üzerine sistem tarafından edimler otomatik olarak ifa edilir. Yani B, resim dosyasına ulaşması için gerekli kodu alır ve yeni sahibi olarak kaydedilirken; A’nın hesabına ise eşzamanlı olarak satış bedeli aktarılır.
Diğer yandan akıllı sözleşmeler merkezi olmayan bir yapıda olup ağdaki veriler bir otorite tarafından değil ağdaki kullanıcılar tarafından tutulmaktadır. Bu durum katılımcılar arasındaki güven ihtiyacını karşıladığı gibi şeffaflık ilkesini de teşvik etmektedir. Merkezi bir otoritere bağlı olunmayışı sayesinde taraf ilişkilerini düzenlemeye yardımcı üçüncü kişilere; çevrimiçi pazar veya platform gibi aracılara ihtiyaç duymadan işlemlerin yapılabilme olasılığı gündeme gelmektedir. Aracıların ortadan kalmasıyla da banka komisyonları, noter ve tapu masrafları gibi maliyetler de azalabilecektir.
Akıllı sözleşmelerin merkezi bir otoriteye sahip olmayışını dikkate alırken her gün yüzlerce kişinin yaptığı online alışverişte karşımıza çıkan elektronik sözleşmelerden farklı olduğunu anlamamız gereklidir. Elektronik ortamda kurulan bu tür sözleşmelerde şirket fiyatı değiştirebilme, ürün ekleyip çıkartma gibi yetkilere sahiptir. Akıllı sözleşmeler ise varlığı itibariyle otomasyon sistemini haiz olup bir otoriteye bağlı değildir. Bu özelliği nedeniyle özel nitelikleri haiz bir elektronik sözleşme olarak düşünülebilmektedir.
Bir diğer özellik olarak blok zinciri değiştirilemezdir ve yalnızca yeni veriler eklenebilir. Değiştirilemezlik, veri bütünlüğünün tesis edilmesi için gerekli olduğu kadar veriler de her ağda görülebilir bir yapıda olduğundan tarafların yolsuzluk yapmasının önüne geçilmesi için de gereklidir. Akıllı sözleşmeler tüm bu özellikleriyle taraflara hızlı, güvenli, şeffaf ve maliyeti düşük bir yol sunduğundan çeşitli ülkeler de bu kavramı hukuk düzenlerine entegre etme girişimlerini başlatmışlardır.
Fakat akıllı sözleşmeler eski bir kavram olmasına rağmen dünyanın en gelişmiş hukuk sistemlerinden biri olan Amerika Birleşik Devletleri’nde farklı eyaletler farklı zamanlarda gelişen teknolojiyi kabul etmekte olduğundan tamamıyla adaptasyon sağlanamamıştır. Bununla birlikte son zamanlarda akıllı sözleşmelerin uygulanması ile alakalı blok zinciri altyapısı, kripto paralar, elektronik imzalar gündemi meşgul etmektedir. Bir örnek olarak Arizona eyaletinin blok zinciri imzasını ve elektronik imzayı yasal imzayla eşdeğer tutması hatta akıllı sözleşmelerin ticaret alanında var olabileceğinin yasal düzenlemede yer alması bu alanda en önemli gelişmelere örnek verilebilir. [3]
Avrupa Birliği de akıllı sözleşmeler alanında da çeşitli adımlar atmıştır. İlk olarak 2018 yılında imzalanan Avrupa Blok Zinciri Ortaklığı gündeme gelmektedir. Ortaklık sayesinde söz konusu gelişmelerin Avrupa genelinde yayılımına olanak sağlanması amaçlanmıştır.[4] Bu ortaklığın imzalanması ile ülkeler, sınır ötesi dijital kamu hizmetlerinin sunumunu destekleyecek bir Avrupa Blokzincir Hizmetleri Altyapısı kurulması konusunda iş birliği yapmayı kabul etmiştir. Bir diğer girişim olarak “Avrupa Birliği Blok Zinciri Gözlemevi ve Forumu”[5] kurulmuştur. Forum, blokzinciri inovasyonu için elverişli bir ortam yaratmak, blokzincirin benimsenmesini ve paydaşlar arasında diyaloğu teşvik etmek amaçlarıyla başlatılmıştır. Gözlemevi blokzincirinin ölçeklenebilirliği ve işletilebilirliği, akıllı sözleşmelerin düzenleyici çerçevesi ve tedarik zincirlerindeki blokzincir teknolojileri hakkında raporlar yayınlamıştır.[6]
Türkiye’de henüz “akıllı sözleşmelere” ilişkin sayıca fazla çalışmalar bulunmasa da akıllı sözleşmelerin altyapısını oluşturan blok zincir ile ilgili çeşitli gelişmeler yaşanmaktadır. Bu gelişmelere 2017 yılında Blokzincir Araştırma Laboratuvarı (BCLabs) kurulması, Bankalararası Kart Merkezi’nin devam eden araştırmalarına konu olan “Keklik” adını verdiği blokzincir uygulaması, çeşitli üniversitelerde blok zinciri teknolojisi ile ilgili dersler verilmesi örnek gösterilebilir.[7] Dolayısıyla blok zinciri ve akıllı sözleşmenin dünya çapındaki etkisi ile ilerleyen süreçte Türkiye’deki özel kuruluşların da bu teknolojiyi sözleşmeye dayalı işlemler için kullanmaya başlaması olasıdır.
Bununla birlikte, akıllı sözleşmeler, geleneksel sözleşmeler hukuku yapısı ile birleştirilmeye çalışıldığında bazı aksamaların olması kaçınılmazdır. Bu aksamalardan ilki şekil şartı aranan sözleşmelerde kendini göstermektedir. Türk Borçlar Kanunu’nu göz önünde bulundurduğumuzda taşınmaz satışı, motorlu taşıtlar gibi tapu sicillerinin blok zincir üzerinden yapılması tamamıyla yeni düzenlemelerin gereksinimin ortaya çıkmasına sebebiyet verecektir.
Bir diğer sorun borçların ifasında çıkan engellerdir. Blok zincirinin değiştirilemez ve geri döndürülemez yapısı neticesinde mücbir sebep, borcun imkansızlığı, hükümsüzlük gibi durumlarda blok zinciri ağında bu değişikliklerin zincirin yeniden yapılması suretiyle gerçekleştirilmesi gerekmektedir.[8] Bu nedenle blok zincirindeki geri dönülemezlik ilkesi süreci oldukça zahmetli yapmakta ve zaman kaybı yaşatmaktadır. Ayrıca, blok zinciri platformları güven ilkesini ön planda tutarak tarafların kimlik bilgisini istemediğinden akıllı sözleşmelerde tarafların kimliği belirsizdir. Bu durum doğal olarak ehliyet sorunlarını da gündeme getirmektedir. Kullanıcılar takma ad kullandıklarından, hukuken sözleşme yapma ehliyeti olmayan bir çocuk veya akıl hastalığı olan birey ile bu tür transferlerin gerçekleşip gerçekleşmediğini anlamak oldukça güçleşmektedir. Yine, Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (“KVKK”) uyarınca ilgili kişinin; eksik veya yanlış işlenen verilerinin düzeltilmesini, silinmesini, yok edilmesini veya anonim hale getirilmesini talep hakkı akıllı sözleşmeler bağlamında düşünüldüğünde çıkmaza girmektedir. Blok zincirlerde bu tür değişikliklerin yapılması zinciri kopartacak ve değişiklik yapılan zincir üzerinden devam edilemeyecektir. Bu nedenle ilgili kişinin KVKK kapsamında tanınan haklarını kullanabilmesi için öncelikle verinin kaydedildiği taşıyıcının tamamıyla yok edilmesi gerekecektir.
Teknolojinin günden güne dünya ekonomisine ve ticari hayata yön vermesiyle, akıllı sözleşmelerin de adını daha sık duyacağımız anlaşılmaktadır. Özellikle gelecekte tapu kayıtları, motorlu araç sicili ile marka ve patent sicili kayıtlarının blok zinciri üzerinde tutulması sağlanırsa, akıllı sözleşmeler yoluyla taşınmaz, taşınır malların ve para gibi değerlerin kişiden kişiye doğrudan aktarılabilmesi mümkün olabilecektir. Fakat hukuksal düzenlemelerdeki eksiklikler; şekil şartı gerektiren sözleşmelerde noterlerin, tapu sicillerin yeri ve/veya avukatların önemi gibi hususlar düşünüldüğünde akıllı sözleşmelerin entegre edilebilmesi için katedilmesi gereken daha çok yol olduğu düşüncesindeyiz.
[1] M. S., “Borçlar Hukuku ile Veri Koruma Hukuku Açısından Blockchain Teknolojisi ve Akıllı Sözleşmeler: Hukuk Düzenimizde Bir Paradigma Değişimine
Gerek Var Mı?” (2019) 77(1) İstanbul Hukuk Mecmuası
[2] Rüveyda Gündüz, Türk Borçlar Hukukunda “Akıllı Sözleşmeler” Ve Tabi Olduğu Hükümler (2022) 21
[3] Enku Woldemaryam, Smart Contracts S.44
[4] Rüveyda Gündüz (n.2) 56
[5] EU Blockchain Observatory & Forum https://www.eublockchainforum.eu/
[6] Çevre, Şehircilik Ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Coğrafi Bilgi Sistemleri Genel Müdürlüğü, Blok Zincir Ve Metaverse Teknolojisi Çalışma Heyeti Sonuç Raporu
[7] Tüfekci, A. Ve Karahan, Ç., (2019), Blokzincir Teknolojisi Ve Kamu Kurumlarınca Verilen Hizmetlerde Blokzincirin Kullanım Durumu, Verimlilik Dergisi, Yıl: 2019, Sayı: 4, T. C. Sanayi Ve Teknoloji Bakanlığı Yayını, S. 157-193.
[8] Cekin M. S. (n.1) 329