22 Kasım 2022

15 Kasım 2022 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 2019/25604 başvuru numaralı, 21 Eylül 2022 tarihli Anayasa Mahkemesi kararı ile özel bir şirkette çalışan başvurucunun, aynı işyerinden ayrılan arkadaşına verilen cep telefonundaki yazışmaların işveren tarafından incelenmesi ve bu yazışmaların gerekçe gösterilerek iş akdinin feshedilmesi nedeniyle özel hayata saygı hakkının ve haberleşme hürriyetinin ihlal edildiği kabul edilmiştir.

Karara konu somut olayda; başvurucu çalışan tarafından iş akdinin haksız olarak feshedildiği, işten ayrılan dava dışı şirket çalışanına iş amacıyla tahsis edilen cep telefonunun işverence incelenmesi sonucunda başvurucu ile işten ayrılan işçi arasında geçen mesajlaşmalarda şirket çalışanları hakkında rahatsız edici ve şirket çalışanlarının görev ve sorumluluklarını yerine getirmekten imtina ettiklerine dair hakaret içeren ifadeler bulunduğundan bahisle işbu yazışmaların feshe dayanak olarak gösterildiği iddia edilmektedir.

Başvurucu, iş akdinin feshi üzerine işe iade istemiyle mahkemeye başvurmuş, feshe dayanak gösterilen mesaj içeriklerinin hukuka aykırı olarak ele geçirildiğini, şirket hatlarının özel hayatlarında da kullanıldığını ve bu yazışmaların kişisel veri olarak da korunması gerektiğini ileri sürmüştür. Yapılan inceleme neticesinde mahkemece mesajların içeriklerinin haklı fesih sebebi oluşturacağı, ayrıca cep telefonunun işverence tahsis edildiği düşünüldüğünde de yazışmaların hukuka uygun elde edildiği gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiştir. Anılan karara ilişkin yapılan istinaf başvurusu sonucunda ise Bölge Adliye Mahkemesi kararında, işverence düzenlenen ''İletişim Araçları Politikası'' başlıklı belgenin içeriğinde yer alan şirkete ait iletişim araçlarının sadece görev nedeniyle ve iş amaçlı olarak kullanılması, özel amaçlı haberleşme ve işler için kullanılmaması gerektiği şeklinde ifade bulunması sebebiyle, işverene ait cep telefonunun işverence incelenmesinin özel hayatın gizliliğinin ihlal edildiği ve bu delilin hukuka aykırı bir şekilde elde edildiği neticesi doğurmayacağı, personelin bu telefon ile özel amaçlı haberleşmesinin yasaklandığı belirtilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi’nce verilen karar üzerine başvurucu, feshe dayanak gösterilen mesaj içeriklerinin hukuka aykırı olarak ele geçirildiğini ve kişisel veri niteliğinde olduğunu ileri sürerek özel hayata saygı hakkının ve haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğinden bahisle bireysel başvuru yoluna gitmiştir.

Anayasa Mahkemesi başvuruyu esas yönünden incelerken devletin pozitif yükümlülüklerine atıf yapmış, derece mahkemelerince bu güvencelerin göz ardı edilmemesi ve müdahalenin meşru amaca dayalı ve ölçülü olup olmadığının değerlendirmesi yapılırken ilgili ve yeterli gerekçeler sunulması gerektiğini belirtmiştir. Özellikle, işverenin işçinin iletişimini denetlemesi yetkisinin özel hayata saygı hakkı ve haberleşme hürriyeti bağlamında devletin pozitif yükümlülükleri doğrultusunda irdelenmesi gerektiğini vurgulamıştır. Bu kapsamda; (i) işlerin etkin bir şekilde yürütülmesi, bilgi akışının kontrolünü sağlamak, verimliliği ölçmek veya güvenlik gibi haklı ve meşru görülebilecek gerekçeler ile işverenin yönetim yetkisi kapsamında kural olarak işçilerin kullanımına sunulan iletişim araçlarının kontrol edilebileceğine, (ii) ancak işverenin yönetim yetkisinin, iş yerinde işin yürütülmesi ve iş yeri düzeninin ve güvenliğinin sağlanması ile sınırlı olduğunun unutulmaması gerektiğine, (iii) aynı zamanda kısıtlayıcı ve uyulması zorunlu işyeri kurallarının çalışanların temel haklarının özünü zedeleyecek nitelikte olmaması gerektiğine, (iv) bu nedenle işyerinde kullanıma sunulan iletişim araçlarının işverene ait olduğu gözetilerek işverenin bu araçlar üzerinde sınırsız gözetleme ve denetleme yetkisi olduğunun kabul edilmesinin, işçinin temel hak ve özgürlüklerine işyerinde de saygı gösterilmesi gerektiği yönündeki haklı beklentisiyle uyuşmayacağına değinilmiştir.

Anayasa Mahkemesi’nce belirtilen ilkeler doğrultusunda yapılan inceleme neticesinde ise; derece mahkemeleri tarafından anayasal güvenceleri gözeten özenli bir yargılama yapılmadığı ve pozitif yükümlülüklerin yerine getirilmediği anlaşıldığından başvurucunun özel hayata saygı hakkı ve haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğine karar verilmiştir.

Karar’da, Anayasa Mahkemesince, Anayasa ile koruma altına alınan güvencelerin göz ardı edilmemesi gerektiği, başvuranların temel haklarına yönelik müdahalenin meşru amaca dayalı ve ölçülü olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiği ve hüküm kurulurken ilgili ve yeterli gerekçe sunulması gerektiği göz önüne alınmış; somut olaya da anılan kararlardaki ilkelerin uygulanabileceği sonucuna ulaşılmıştır. Nihayetinde mahkemece sağlanması gereken güvencelerin varlığının incelenmesi ve benzer kararlardaki ilkelerin uygulanması sonucunda başvurucunun özel hayata saygı hakkı ile haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğine ilişkin iddiası kabul edilerek dosya yeniden yargılama yapılmak üzere mahkemesine iade edilmiştir.

Kararın tam metnine https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2022/11/20221115-5.pdf adresinden ulaşabilirsiniz.

CLIENT ALERT


For further information, please contact:


YAYLA ALTUFAN KONUKÇU
Attorneys at Law
+ 90 (212) 236 36 44
[email protected]
www.yaklaw.com

Levent Mah. Sülün Sok. N.23
34330, Beşiktaş/Istanbul

Bu yayın, hukuki gelişmelere ilişkin genel ve limitli bilgi içermektedir. Bu yayın, hukuki görüş ve yönlendirme içermemektedir ve bu şekilde yorumlanmamalı ve kullanılmamalıdır.